10 Şubat 2014 Pazartesi

Neden Orada Olduğunu Bilmediğim Koca Bir Frambuaz

Belki bir bisikletteyiz, arkanda oturuyorum kocaman bir frambuaz kucağımda. Hazırlıksız bir yolculuk yine.. paçalarını sıvamışsın dişlilere takılmamak için. Önümüzde ne var göremiyorum. Bir frambuaz bir sen bir de geçtiğimiz yol görebildiğim. Şikayetçi de değilim gerçi. Aksine bu kez bilmemekten haz alıyorum. Gündemi bu kadar karmakarışık bir ülkede yaşamanın verdiği bir anlamsızlıkla mutluluğumdan utanıyorum sonra. Karşı olduğu binlerce şey var olmaya devam ederken mutlu olmamalı gibi hissediyor insan. Çoğul isyanımı bireysel bencilliğim susturuyor neyse ki.. O an yeşermek istiyorum sadece. Sen pedala bastıkça rüzgarın utangaç temasları cesaret buluyor yüzümü öpmeye. Daha hızlı, daha da hızlı gidelim.. n'olur hadi..

Nerden geldiyse aklıma.. Kulağına fısıldamıştım hatırlıyor musun? Bir filin sadece hortumunda 40,000'den fazla kas varmış diye.. Sadece bir saniyeliğine dönüp bakmıştın yüzüme..ee sonuç dercesine.. Acizliğimizden mutlu olmuştum ben sadece. Hani bir insan dünyaları kurtarıyor ya bir Antik Yunan filminde.. Ben niye yapamıyorum diye sen de hiç sordun mu kendine? Bu kadar fantastik bakmıyorsan da, babasının sırtında uyduruk bir çavulda bir bebek cesedi gördüğümde de çok kızıyorum ben herkese..Bu kümül acizlik acıtmıyor mu seni de? Bu yüzden seviniyorum işte bir filin bizden üstün oluşuna.

Bir bisiklette gitmekteyiz nereye gittiğimi göremediğim bir yolda ve hiç korkmuyorum. Sanki herşey geride kaldı..Sen, ben ve kucağımda neden orada olduğunu bilmediğin koca bir frambuaz..