Antik Yunan metinlerini okumaya
başladığımdan beri, aradan geçen 15 yy’a rağmen herşeyin nasıl da aynı
kaldığını farkettikçe, nereye doğru çekiyoruz biz bu kürekleri diye sormadan
edemiyorum. Tarihten alınabilecek en iyi ders, tarihten ders alınamayacağıdır
kanısına varmaya az kaldı.
Anlamlandırmaya çalıştığımız
hayatların kahramanlarıyız her birimiz. Aynılığı farklılığından zaaflarımız
var. Zamanın bildiğimiz başlangıcından bu yana da böyle olmuş bu. Zeus
ölümsüzlerin, tanrıların kralı. Düzenin devam edebilmesi için birilerinin
ölmemeleri/sabit kalıyor olmaları lazım çünkü. Ama Zeus’un bile eksiklikleri
var. Krallığı/gücü ilan edildikten sonra, o zamana kadar kimlerden yardım
almış, neler yaşamış unutuyor sanki; ders almıyor. İktidar/yönetim gücünün
zırhını kuşanınca sıfırlıyor tüm yaşadıklarını, içindeki hırstan mütevellit
canavarın kumandasına geçiyor adeta.
Prometheus aklı da simgelese,
insanı da simgelese rasyonelliğinden isyankar bir sembol. İnsanların o zamanlar
varoluşlarına buldukları neden. Ve insanın sürekli gelişim özlemine dair
tohumlar taşıyor. İnsanın artık ateş’i de var; öyleyse yeni yollar açsın
kendine, aklını rehber etsin de doğru
yollar açsın herkese. Artık insanın iradeyi gün ışığına çıkarma, sorumluluk
alma vakti geldi demek ki.
Diğer yandan akıl ve güç birleşmedikçe,
güç eksiliyor, akıl sonsuz acılara gark oluyor. Denge ciddi bir mesele. Bu
politik arenada da böyle. Gücü alan akılsız, aklı olan güçsüzse tarih tekerrür
etmeye mecbur kılınıyor. İşte en basit kanıtı; Prometheus’la, Nazım’ın aynı
idealle harekete geçmediğini kim iddia edebilir? İkisi de iktidarın aleyhinde
ama insanlığın lehinde fikirlere sahip oldukları için sürgün edilmediler mi?
Birinin ciğerini kuşlar yemiş, birinininkini mapus duvarları ne farkeder?
İkisine de yardım edememiş iyilikleri için kendilerini feda ettikleri.
Prometheus’un hikayesi eksik bence henüz- sadece bu kitaptan okuduğum
kadarıyla. Geleceğe taşısaydık hikayesini o da Dünyanın en tuhaf mahluku olarak
tanımlardı insan’ı.
Sembolizmin çok ustaca
kullanıldığı, yazıldığı tarihten bu yana değerinden ve anlamından hiçbir şey
kaybetmediği- aksine değerlendiği- için klasik olan bu kitap okuyan her
‘insan’a çok şey hatırlatacaktır.