2 Aralık 2016 Cuma

DENEME

Uzun uğraşlardan sonra nihayet Cihangir’de bir bodrum katı bulabilmişti. Girişteki odaya yerleşti. Ev rutubetten ve pislikten kırılsa da, ev sahibi Zeynep’in köpeği her yere işese de, yine de mutluydu. Odanın kapısı için bir anahtar yaptırdı ve derhal sevişmeye başladı. Önüne geleni eve atıyordu. Hayatının en büyük deneyinde hem kobay hem de gözetmen olmayı deniyordu. A’dan Z’ye “mükemmel” bir evi, bir kadına yakışır tabir edilen kıyafetlerini ve ayıp’larını bir bavula tıkıp, bir süreliğine kilit altına almıştı. Plansızca yaşamayı, sadece ayıp bildiklerini yapmayı kafaya koymuştu. Arayışının koşullarını değiştirerek nereye varabileceğini test ediyordu. Buraya taşındığından beri 10 farklı kişiyle yatmış, 8 uzun gece geçirmişti.
Odasının kapısı çalındı. Gelen Zeynep’ti. Zeynep’te görmüş geçirmiş; kendiyle hesaplaşmasını tamamlamış bir insanın huzuru vardı. Sıcacık bir gülümsemeyle baktı ona. “Yemek yedin mi?” diye sordu. Acıkmıştı. “Hayır” dedi. Ortasına küçücük bir vazo içinde bir dal bahar çiçeği koymuş masaya oturdular. Hayatının en uzun ve en sessiz yemeğini yedi. İlk kez içindeki arayışın sesinin kesildiğini farketti. Orada o basit anda bir kumsala umarsızca uzanmanın, bir kanat hafifliğinde uçmanın tadına vardı. Herkes kadar insan, bir erkek kadar kadın, bir bebek kadar masum olduğunu anımsadı. Hayatın sadece siyah ve beyazdan ibaret olmadığını birde..

Hiç yorum yok: