13 Aralık 2016 Salı

Kanıksama-k

Herhangi bir gün, Aralık'ın 13'ü.
Yüreğim bir kaya adeta semsert bir yumru.
Yan masada bir sohbet sürüyor alabildiğine gürültülü.. Biri diyor ki uyuyamadım tüm gece, patlama sesi bizim evden bile duyuldu annemi aradım iyiyim dedim. Patlamanın olduğu yere çok yakın bir noktaya bırakmıştım bir arkadaşımı eve gelirken, onu aradım. O da iyiymiş.
Diğeri; yayın yasağı gelmeden facebook'tan gördüm kopan kolları bacakları..Sonra yasak geldi kaldırdılar hepsini.. Aaa şu şu sitede vardı görüntüler der öbürü. Sonuncu ise; yemekler geldi hadi başlayalım.
Kanıksamak diye düşündüm bir an tam olarak ne anlama geliyordu. Sözlüğe bakınca bingo dedim tam da bu! (1) pek çok yinelenmiş olması dolayısıyla artık etkilenmez olmak, aldırmamak, alışmak. (2) bıkmak, usanmak.
Acımaktan tükendik biz. Yanmaktan küle döndük. Neşe içinde söyleştiğimiz Pazar kahvaltılarını özledik, gündelik masum dedikoduların ardından hahayt diye gülüvermeyi, bulutlara bakıp güzel hayaller kurmayı, gözlerimizin içi parlayarak bu da geçer evelallah demeyi.. Geç artık be keder, düş yakamızdan. Sıkıldık senli hikayelerden. Adile Naşit masallarıyla büyüdük biz. Seni alt etmeyi de biliriz de sarsıldık be bu kadar kötülükten. Tam ayağa kalkacağız bir doz daha acı, bir doz daha keder.. Ama yok bu gidişat böyle sürmez. Hepimizin, her birimizin daha çok iyilik yapması gerekiyor  demek ki, bunun işareti bu. Çıkarsızca.. Sırf iyilik olsun diye hem de. Pek naifsin sende demesin kimse, bu duruma tek panzehir bu.
Yılmak mı asla. Ne kadar zor durumda olursan ol, senden daha zor durumda olan birileri mutlaka vardır derdi en sevdiklerimden birisi.

Hiç yorum yok: