4 Aralık 2011 Pazar

3 Aralık Dünya Engelliler Günü

İngilizce'de 'disabled' şeklinde kullanılan kelimenin, her nasılsa dilimizde 'özürlü' olarak kullanılması utanç verici. Çevirinin yanlışlığı bir yana özündeki cehaleti ve çirkinliği göstermesi açısından da yuhalanmayı hakediyor. Yakın zamanda izlediğimiz Türkiye manzaralarından bazıları gösterdi ki bu topraklarda tabelalar, adlar çok önemli. Bu nedenle bazı kışlaların adı değiştirilirken, bazı köylere de eski adları geri veriliyor. Öyleyse bu ülkenin devletten sorumlu bakanı 3 Aralık adına düzenlenen panelin adının 'Avrupa Birliği ve Özürlüler' konmasına nasıl karşı çıkmıyor? Ve nasıl tüm konuşması boyunca engelli insanlardan 'özürlüler' olarak bahsedebiliyor? Bu kişi/kişiler devletle ilgili diğer konularda da aynı hassasiyet davranıyorsa diye endişeleniyorum.
Türkiye Dil Derneği ve Edebiyatçılar Derneği kurucularından olan Ali Püsküllüoğlu'nun Türkçe Sözlüğü'nde özürlü kelimesi; bozukluğu, eksikliği, ve kusuru olan olarak tanımlanmış. İnsanlara fiziksel bir takım engelleri olduğu için bozuk ve eksik muamelesi yapılması hiçbir insan hakları kitabında yer bulamaz. Toplumun tamamının yararına hareket etmekle yükümlü seçilmiş vatandaşların görevlerini yaparken kime, ne için ve ne ile hizmet ettiklerini biliyor olmaları çok temel bir gereklilik.

Şafak Pavey'in meclis konuşmasında tepkisizlik karşısında hissettiği kızgınlıktan olsa gerek, konuşma boyunca dilinin sürçmesi. İmzalansa da uygulanmayan uluslararası sözleşmeler bu insanların umudunu daha da azaltıyor. Engelli olan insanlardan ailesinin gücü yetenlerin kısmen de olsa sosyal hayata katılabilmeleri mümkün olsa da bahsi geçen 8,5 milyon insan evlerinden dışarı çıkamıyor maalesef. Çünkü sokaklar, kaldırımlar, toplu taşıma sosyal fizik hayatın hiçbir kısmı onlar düşünülerek tasarlanmamış. 10 yılda 10 kez kaldırımları, sokakları söküp yeniden yaptırıyoruz birilerine iş çıksın diye ama bir tanesinde, her nasılsa işin projesinin içinde engelli insanlara yönelik projeler yer almıyor. Bu şartlar altında bana toplumun %12,29'u değil asıl geri kalanının sağlık tetkikine ihtiyacı varmış gibi geliyor. 

Nasıl ki devlet, vatandaşlarından topladığı vergilerle oluşturduğu fonlarla yaşlılara, sağlık ve eğitim ve daha birçok hizmetten yoksun insanlara hizmet götürmekle yükümlü, engelli vatandaşlar için yapılan düzenlemelerin de lutüf değil, zorunluluk olduğunun acilen idrak edilmesi gerekiyor.



1 yorum:

yakısıklı dedi ki...

Biat kültürü ile yetiştirilen sorgulamayan araştırmayan kişilerden başka ne beklenebilirki eline kalemine sağlık